‘Dünya Demokrasi Forumu’ kitap oldu

14-16 Eylül 2023 tarihleri arasında Ordu-Mesudiye’de düzenlenen Dünya Demokrasi Forumu’nda yayınlanan bildiriler ve yapılan konuşmalar kitap olarak yayınlandı. Organizatörlüğünü ve editörlüğünü Prof. Dr. Aziz Ekşi’nin yaptığı 450 sayfalık kitap, Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde basıldı.

Kitapta; Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Prof. Dr. Çiğdem Üstün, Prof. Dr. Davit Altman Olin, Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Prof. Dr. Burak Küntay, Prof. Dr. İnci Gökmen, Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, Prof. Dr. Kerim Sinan Alçın, Prof. Dr. Seda Demiralp, Prof. Dr. Saral Fischer, Prof. Dr. Vivien Lowndes, Prof. Dr. Rabia Karakaya Polat, Prof. Dr. Sadiye Mine Eder, Doç. Dr. Berk Esen, Doç. Dr. Özge Kemahlıoğlu gibi akademisyenler ile Max Koffi ve Najet Zammouri gibi uluslararası aktivistler ile Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler ile DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun, gazeteciler Oktay Ekşi, Deniz Zeyrek ve İbrahim Gündüz’ün bildirileri ve konuşmaları yer alıyor.

DEMOKRASİ TEHLİKE ALTINDA

Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu kitapta yer alan, “Bir Halk Yönetimi Biçimi Olarak Demokrasi” başlıklı yazısında, demokrasinin antik çağdan günümüze gelişimini anlatarak, demokrasinin popülist yaklaşımlarla nasıl tehlikeye atıldığına dikkat çekti.

Prof. Kalaycıoğlu, toplumsal statü ve gelirlerinde kayıplar yaşayan geniş kitlelerin, artık liberal demokrasinin çalışmadığı algısıyla hareket etmeye başladıklarını ve bu noktada her türlü kararı alıp uygulamaya eğimli olan siyasal lider ve partilere doğru tercih yaptıklarını belirtiyor.

SAĞ VEYA SOL FARKETMİYOR

Kalaycıoğlu, “Bu politikacılar, kültürel kimliklerin siyasette önemli bir rol oynadığı siyasal ortamlarda sağ ve hatta aşırı sağ bir popülizm; sınıfların ve ekonomik çıkarların daha ağırlık olduğu toplumlardaysa sol ve hattı aşırı sol siyasal akım ve parti liderleri olarak belirmektedirler” dedi.

İspanya’daki Vox ve Podemos, Yunanistan’daki Altın Şafak ve Syriza, Hindistan’daki Hindutva hareketi, İtalya’daki Fratelli d’italia, Almanya’daki Pegida veya Alternative für Deutschland (AfD) gibi partileri ve hareketleri örnek olarak gösteren Prof. Dr. Kalaycıoğlu, bu anlayışın toplumu, “gerçek halk” ve “sömürgen seçkinler” gibi ikiye böldüğüne dikkat çekti ve şöyle devam etti:

YÜZ YIL SONRA

“Böylece halk yönetimi iyi ile kötü arasında bir erdem savaşına dönüştürülmüş olmaktadır… Sonuçta ortaya tekçi içerikte bir halk ve onunla her bakımdan kaynaşmış bir lider (führer) ve onun yönettiği bir parti ve belirgin bir tekil hükümet biçimi talebi çıkmaktadır… Siyasal yönetimde halkın istediği, tribünlerin dediği olacaktır; bunlar anayasa, yasa, hatta hukuk ilke ve standartlarına aykırı olsalar bile uygulanmak durumundadırlar… İlk kez 1920’ler ve 1930’larda Avrupa’da, Latin Amerika’da tanık olduğumuz bu demokrasiye meydan okuma ve onu geriletme, hatta yıkma örneklerine yüz yıl sonra, çok daha gelişmiş ve pekişmiş demokrasilerde de ve daha geniş bir coğrafyada da tekrar kanık oluyoruz.”

SEÇİM YOLUYLA GELİYORLAR

Doçent Dr. Berk Esen de, “21. Yüzyılda Popülizmin Küresel Yükselişi” başlıklı makalesinde, günümüzde demokrasiyi çökerten aktörlerin iktidara seçim yoluyla geldiklerini ve iktidarda iken bu süreci yürüttüklerini söyledi. Esen, “Önceki dönemlerde demokratik çöküşü yaratan, demokratik sistemin işleyişinden kaybeden aktörlerdi… Yani kaybedenlerin baskısıyla demokrasiler çöküyordu. Fakat günümüzde kaybedenler değil, kazananlar demokrasiyi çökertiyor. Yani seçim yoluyla iktidara gelen ve siyasi kurumları zaten büyük oranda kontrol eden, toplumun çoğunluğunun öyle ya da böyle desteğine sahip olmuş partiler, hükümetteyken iktidar güçlerine dayanarak demokrasiyi çökertiyorlar” diye yazdı.

PARTİZAN AYGITA ÇEVİRDİ

Türkiye’nin de bu çerçevede düşünülebileceğini ancak Türkiye’nin tekil bir örnek olmadığını belirten Doçent. Dr. Berk Esen, “Aslında ne yazık ki son dönemde artmış geniş bir kategorinin içinde bir ülkedir. Seçim yoluyla iktidara gelen AKP, önce bürokrasiyi kademe kademe kontrolü altına alıyor ve bürokrasiyi kendi iktidarının bir partizan aygıtına çeviriyor. Bürokrasiyi kontrol ettiği için kamu kaynaklarını partizan şekilde kendi seçmenlerine aktarıyor” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir